Bu bir dost ki:Daima beni benden daha çok düsünecek. Makami ne kadar yükselirse yükselsin, beni unutmayacak ve terk etmeyecek. Ne kadar hata, günah ve kusur etsem de benden vazgeç¬me¬yecek. Benimle konusurken basini çevirerek degil, bana verdigi degerden ötürü bütün vücudu ile dönüp, bana bakarak konusacak. Tabiri caizse varligi benim insan olmam, benim kurtulmam ve benim Hak katinda en yüksek dereceye ermem için olacak.Beni böylesine yükseltecek olan dostun yüce ahlâkina dair birkaç örnek:Daima güler yüzlü, mütebessim ve tatli sözlüydü. Sözünde durur ve verilen sözün yerine getirilmesini mutlaka isterdi. Akrabalarina çok önem verir ve onlarin haklarini daima gözetirdi. Komsu hakkina çok dikkat eder ve bu konuda hassas olunmasini isterdi. Hanimlarina çok merhametli, çok yumusak ve onlara karsi çok iyi davranirdi. Yaninda çalisanlara yediginden yedirir, içtiginden içirir, giydiginden giydirir; yerken içerken çalisanlarindan ayri davranmazdi. Sahsî islerini kendisi yapar, baskalarina yaptirmazdi.Onun güzel ahlâkini anlatmak için zaman biter, kiyamet kopar ve yine de onun güzel ahlâki bitmez. Iste böylesine güzel bir ahlâka sahip ve böylesine bizi sevip bizi düsünen bir insan nasil olur da sevilmez. Bilakis onu seven ve onunla bütünlesen bir insan da öylesine yüce ve yüksek olmaz mi?Ecdadimiz bu dostu sevmeyi bildi ve karsiligini da aldi.Türk milletinin mânevî güç kaynagi olan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) sevginin sekli, muhtevasi ve öl¬çüsü hakkinda Kur’an-i Kerim’den hareketle olmasi ge¬re¬ken¬lerin ifade edildigi bu eserde Hz. Muham¬med’e (s.a.v.) edepte zirve olan milletimizin dünyasina dair izler bulacaksiniz.