Dil ile düsünüs tarzi arasindaki baglanti, dilbilimcileri uzun zamandir mesgul eden bir mesele. Diller zihne birtakim kisitlamalar getirir mi? Bir kavramin bir dildeki varligi ya da yoklugu, o dili konusanlarin bu kavrami anlama yetisini nasil etkiler? Her kavram her dilde ifade edilebilir mi? Farkli diller dünyaya dair farkli algilar mi yaratir? Bir toplumun diliyle kültürü arasinda nasil bir iliski vardir? Bütün diller esit karmasiklikta midir?Dilbilimci Guy Deutscher bu sorulara ikna edici cevaplar sunuyor. Kitap üç temel konuya odaklaniyor: dilin renk algisina, mekân algisina ve dilin cinsiyet ayrimina iliskin "düsünce aliskanliklarimiz" üzerindeki etkilerine. Bugün dilbilim ve bilissel bilimler alaninda baskin olan görüsün aksine Deutscher, dilin düsünce üzerinde hiç de azimsanmayacak etkileri oldugunu savunuyor ve hayal gücümüzü zorlayacak ölçüde incelikli deney ve arastirmalardan faydalanarak bu savini destekliyor. Kitabin en güzel tarafi ise hem dilbilim tartismalarinin yakin takipçilerine hem de konuya hiç asina olmayan kisilere hitap edebilmesi; zira yazar dilin hayatimizdaki yerini incelerken asla soyutlamalara basvurmuyor, aksine çok çesitli dillerden verdigi örneklerle konuyu somut, sürükleyici ve esprili bir sekilde açikliyor.