Dil, kendiliğinden var olmuyor. Dili yaratan insandır. Dili yaratan insan olunca, insanın ona karışması da doğal oluyor. Bu yüzdendir ki, “dilde evrim /devrim” tartışması saçma geliyor bana: Dili yaratan insan onu kendi haline bırakamaz; bırakırsa, olduğu yerde kalır dil, yeni gereksemeleri karşılayamaz. Diller, insanın karışmasıyla gelişir, gelişmiştir. Türkçemizde de bu böyle olmuştur. Karışma iki türlüdür: “Olumlu karışma”, “olumsuz karışma”. Dilde devrim, dile “olumlu karışma”dır. Bilinçli bir karışmadır bu. Bugün kullandığımız birçok sözcük, binlerce sözcük “evrim” yoluyla değil “devrim” yoluyla, dile olumlu karışma yoluyla girmiştir dilimize. Halkın dile kazandırdığı sözcükleri, “dolmuş”u, “kaptıkaçtı”yı, “gecekondu”yu bile böyle düşünebiliriz: O da dile olumlu karışmadır. Dile insan da karışır, devlet de. Sorun “olumlu”luk, “olumsuz”luktur.
Usta edebiyatçı Ali Püsküllüoğlu’nun denemelerini bir araya getirdiği Dile Karışılmaz mı?’da, dil tartışmaları, dilde yaşanan yozlaşma, dil ve siyaset, şiir, çocuk yazını, sözlük ve sözlükçülük gibi pek çok konuda bugüne ışık tutan önemli saptamalarda bulunuyor.
Dile Karışılmaz mı?, Türkçeye ve edebiyata ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir başucu kitabı.