Descartes’ın, çok iyi bilinen “Düşünüyorum, öyleyse varım” söylemini dile getirdiği yüzyıldan bu yana bilim, bireyin gerçek varlığının kaynağı olarak duyguları çoğunlukla göz ardı etmiştir. Modern sinirbilimi bile yakın bir zamana kadar duygular yerine beyin fonksiyonlarının bilişsel tarafına odaklanma eğilimi göstermiştir. Ancak, Descartes’ın Yanılgısı eserinin yayınlanmasıyla birlikte bu tutum değişmeye başlamıştır. “Dünyanın önde gelen nörologlarından biri olan” (New York Times) Antonio Damasio, duygular ile rasyonalite arasındaki bağlantıya ilişkin geleneksel düşüncelere bu eserinde karşı çıkmıştır. Oldukça sürükleyici olan bu kitabında Damasio, hepimizin uzun zamandır şüphe ettiği şeyi -yani duygular bir lüks değildir, aksine rasyonel düşünce ve normal sosyal davranışlar için gereklidir söylemini- vaka çalışmaları yoluyla sergilerken okuru bilimsel bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.