Size, hayatın bir fotoğrafını çekin, deseler; çekebilir misiniz?
Bir insanın fotoğrafını çekebilirsiniz belki. Yahut bir sincabın, bir ağacın, bir binanın... Ama hayatın resmini çekmek, oldukça soyut bir kavram, değil mi?
Evet oldukça soyut. Tıpkı sevgi gibi, merhamet gibi, vefa gibi, tevazu gibi...
Bu kitaptaki öykülerin her biri, yazarın kadrajına takılan capcanlı birer hayat fotoğrafı. Ne var ki hiçbiri olduğu gibi değil. Belki de her biri olması gerektiği gibi.
Özlenen, hasretle beklenen, umudu muştulayan duyguların, yaşantıların ön plana çıkarıldığı; kötülüklerin yokluğa mahkûm edildiği birer fotoğraf.
Bu hikâyelerdeki kahramanların her biri, içimizde yaşayan bir yanımız. Bazen yaralı, bazen tutuk, bazen de neşeli.