““Halk, özgürlük ve ilerleme, demokrasiyi olusturan unsurlardir fakat bunlardan biri digeriyle iliskisini koparirsa, her türlü sinirlama girisiminden siyrilir ve kendini tek ana öge olarak ortaya koyarsa bu unsurlar tehlikeye dönüsür: Demokrasinin iç düsmanlari olarak popülizm, ultraliberalizm ve Mesihçilik ortaya çikar. Modern demokratik ülkelerde kisilerin ihtiraslarini frenleme görevi, demokratik rejimin uzlastirmakla yükümlü oldugu çok sayidaki zorunluluk ve memnun etmeye çalistigi çesitli çikarlar tarafindan yerine getirilir. Demokrasinin en büyük düsmani, çogulu tekile indirgemek ve böylece ölçüsüzlügün önünü açmaktir.”Yasadigimiz yüzyilda en çok duydugumuz sözcük, demokrasidir. Demokrasi adina baslayan isgalleri, demokrasi adina çogunlugun azinlik üzerindeki tahakkümünü, demokrasi adina yapilan yikimlari gördükçe demokrasi kavraminin vaat ettigi özgürlükleri ya da haklari tasimadigini düsünenlerin sayisi gün geçtikçe artiyor. Demokrasinin Samimi Düsmanlari’nda, tarihçi, düsünür, edebiyat elestirmeni Tzvetan Todorov, büyük bir titizlikle demokrasi kavramini ve tarihini ele aliyor. Erken Yunan’da kökenlerini bulan demokrasinin temel prensiplerini, güçlerin ve farkli çikarlarin dengelenmesinin biçimlerini tarih içinde izleyerek günümüze ulasiyor. Irak isgalinden, Italya’daki Berlusconi yönetimine, Libya’ya yapilan müdahaleden Arap Bahari’na kadar uzaniyor.