“Doksanli yillarin baslarinda çiçegi burnunda bir üniversite ögrencisiyken, soguk bir kis günü, elektriklerin kesildigi bir aksam, mütevazi bir evde toplanmis, seyahatten yeni dönen bir gezginin Güney Amerika maceralarini, hem de kendi agzindan, sicagi sicagina dinliyorsaniz, o anlatilan topraklar elbette sizi heyecanlandirir. Üstelik farkli cografya ve kültürlere onca ilginiz varken. Iste benim Güney Amerika’ya olan özel ilgim o gece, gazeteci-yazar ve çok iyi bir gezgin olan Mustafa Balbay’in Latin Amerika maceralarini dinlememle basladi. “ diyor Mustafa Andiç.
Bu ilgi, bir cografya ögretmeni olan Mustafa Andiç’i, futbolun ve sambanin ülkesi Brezilya’dan Paraguay’a, And Daglari’ni asip tangonun kalbinin attigi Arjantin’den darbeler ülkesi Sili’ye getirir. Dünya küçüktür; Latin rüzgarlari Sili’de yasayan ilk Türk girisimcisi Turgutlulu bir vatandasimizla karsilastirir onu. Sonra Uruguay’a, Inkalarin ülkesi Bolivya’ya, “Dünya’ya en çok sey verip, en az sey alan “ Bolivya’nin Potasi Gümüs Dagi’na, Ekvador’a, Marquez’in ülkesine, oradan Simon Bolivar’in yasadigi topraklara tasir. Rüyasini gerçeklestirmek için her türlü riski göze alan Andiç, o cografyalarda yasayan insanlari, farkli kültürleri, gezdigi ülkelerin tarihsel geçmisini, yüzyillardir yasanan dramlari, dününü, bugününü, izlenimlerini, iliskileri, tanikliklari ve gözlemleriyle anlatiyor.
Güney Amerika’yi görmeyenler ve merak edenleri büyülü atmosferinin içine alan, ilginç anilar ve fotograflarla zenginlestirilmis bir Latin Rüzgari “Dansin Müzigin Baskaldirinin Sesi/Güney Amerika”