Etimolojik olarak âdem, insan karşılığına gelse de zamanla bu kavram farklı mana ve maksatlarda harcandı. Kavramın muhtevası insan, nereden ve nasıl geldi? “Gökten gelecek hâli yok ya!” dersek ne kadar doğru ne kadar yanlış kelam ederiz meçhul ancak bilene değil, bilgeye danışmak mutlak gerektir.
Göklerin ve yerin bitişik hâli bir sebep malzemesi sunduğu esnada gökler yerden, yer göklerden ayrılıyor; biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. İster mucize olsun adı, ister düzenek, ister büyük patlama…
Varlık ve evrenin sonsuz değil sınırsız oluşu daha nice varlıkların ve göklerin olduğuna dair kuvvetli delil. Akla uyduğu ve ziyanda olmadığı takdirde diğer varlıklardan üstün kılınan bir varlık bağlamında her bilenin bilge olmadığı, her inananın da doğru inanca sahip olmadığı gerçektir.
Görüş ve fikir sahipleri gördükleri, bildikleri ya da henüz bilmedikleri mevzuları rasyonel bakış açısıyla mantığa uyarlamaya çalışsa da mantığın ve aklın yeterli olmadığı hususlar gerçekliğinden zerre kaybetmemekte.
Nitekim aklın bilgili, kalbin ise bilge yaptığı bilinse ne akıl başta kalırdı ne de bilgi aklın içinde…