“Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi hayatı neşe ve zevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir.”
Mustafa Kemal Atatürk
Ulus-devletlerin inşasının, milliyetçi ideolojilerin oluşumunun ve modernleşme sürecinin uzun süre ihmal edilen bir cephesi, duygu rejimidir. Bu kapsamlı toplumsal inşa ve dönüşüm projeleri, hangi duygulara hitap eder, hangilerini “coşturur” - ve bunu nasıl yaparlar?
Çağrı Yardımcı, Cumhuriyet ve Hisssiyat’ta, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluş döneminde duygu siyasetinin nasıl tasavvur edildiğine bakıyor. Bunun için, yeni duygu rejiminin etkili ve gözde bir taşıyıcısı olarak Falih Rıfkı Atay’a odaklanıyor.Osmanlı-Türk Batılılaşmasında duygu rejimi, kibirden aşağılık duygusuna ve o duygudan kurtulma gayretine doğru, nasıl bir seyir izledi? Yeni bir şeref anlayışının (“milli şerefin”) ve yeni bir duygular cemaatinin inşası, nasıl tahayyül edildi? Garp medeniyetinin mutluluğunun “sırrını” arayan Falih Rıfkı ve diğer Cumhuriyetçi öncüler, o mutluluğun peşinde nasıl bir “saadet terbiyesi”ne giriştiler?
Erken Cumhuriyet döneminin düşünce dünyasına ve ruh haline tutulan bu mercek, Cumhuriyet tarihi boyunca duygu siyasetlerini analiz edebilmenin de anahtarıdır.