“Çağın dünya kültürünü ve devrimi böylesine görkemli bir biçimde kaynaştırmayı Gorki dışında kimse başaramadı.”
- Romain Rolland
Maksim Gorki'nin yaşamöyküsünü anlattığı üçlemenin ilki, Çocukluğum, hafızasındaki en eski anıyla, babasının öldüğü gün yaşananlarla başlıyor. Babasını kaybeden üç yaşındaki Aleksey Maksimoviç Peşkov'un hayatı artık dedesinin kalabalık evinde devam edecek; tanık olduğu sıkıntılar ve maruz kaldığı şiddet, “acı” anlamına gelen Gorki adını almasına yol açacak ve onu Maksim Gorki yapacaktır. Burada anlatılan yoksulluk, miras kavgaları, şiddet, doğum, ölüm ve cinayetlerin sıradanlığı, sadece dedesi Kaşirin'lerin evini değil, 19. yüzyıl Rusya'sını betimlemektedir. Toplumcu gerçekçiliğin öncüsü Gorki, şiirsel anlatımıyla dönem Rusya'sını okurun gözünde canlandırır, soğuğu iliklerine kadar hissettirir, yediği kırbaçları satırlarda resmeder. Çocukluk sevinçlerini ve hissettiği sevgiyi de en çok büyükannesi üzerinden yansıtır. Çocukluğum'da “Beni zenginleştiren, zorlu bir hayata karşı dayanma gücümü geliştiren, büyükannemin çıkar gözetmeyen dünya sevgisiydi,” diyen Gorki'nin çocukluğu da son satırlarda dedesinin evinden ayrılmasıyla sona erer.
“Sen üç boyutlusun, yani sen bir şeyi betimlediğinde, o şey gözle görülür ve elle tutulur hale geliyor. İşte bu gerçek sanat.”
- Çehov'un Gorki'ye Mektubundan, 3 Aralık 1898