Cizre şehri, tarih öncesi çağlara uzanan geçmişi, karakteristik coğrafyası, jeopolitik konumu, kent mitolojisi ve tarihi anıtlarıyla bir şehre değer katan birçok özelliğe sahiptir. Hicretin henüz birinci asrında İslamiyet’le tanışmış ve bu tarihten itibaren birçok Müslüman hanedan tarafından yönetilmiştir. Kentin 12. yüzyılda büyük bir ivme yakaladığı günümüze ulaşan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Bu yüzyıldan itibaren farklı hanedanlar döneminde şehirde camiler, medreseler, köprüler, kasırlar, surlar inşa edilmiş ve Cizre mekân estetiğiyle Orta Çağ İslam dünyasının bilinen kentlerinden biri halini almıştır. Mimari anıtların yanı sıra Cizre’de kitap sanatı, maden sanatı, ahşap ve taş işçiliği gibi sanat/zanaat kollarının birçoğunun izine rastlamak mümkündür. Bu çalışmada öncelikle kentin plastik sanatlar açısından gelişimi betimleyici ve analitik bir yöntemle incelenmiş, daha sonra abidevi anıtlardaki kitâbeler kurgu, sistematik, yazı türleri ve estetik açıdan değerlendirilmiştir. Cizre kitâbeleri, şehrin kültürel kimliğinin en büyük taşıyıcılarıdır. Bu çalışmadaki kitabeler dizisi bir bütün olarak aşiretten, aristokrasiye; aristokrasiden beyliğe uzanan bir kent kültürünün hikâyesini de gözler önüne sermektedir.