Kafasındaki sorular, sorunlar ve birbiri ardına düştüğü ikilemler bitmiyordu bir türlü. Bir anlamda basit görünüyordu sorular, yanıtları da kolay olmalıydı sanki.
Ama, -varsa eğer!- doğru yanıtı bulmak ve bunu yaşama geçirmek
İşte, bu çok zor bir işti!
Düşünürken, o soruların en basit, en sıradanlarından biri geldi aklına; her insanın az çok kafasını kurcalamış bir soru:
Nasıl bir yaşam arzuluyordu?
Öyle ya, kafasında uzun uzun düşünüp taşınarak çizdiği bir yol ve o yolun sonunda varacağı belirgin bir hedefi olmalıydı, değil mi? Yaşamını, şu hızla eriyip giden kısacık yaşamını, nasıl geçirmek istiyordu gerçekten? Nasıl bir yaşam mutlu ederdi onu? Varsa eğer mutluluk diye bir kavram, neredeydi o, nerelerde gizleniyordu, ortaya çıkıp yüzünü göstermesi için ona, neler yapması, nasıl yaşaması gerekiyordu?
Şuncacık bir soru, bir sürü sorulara bölünüverdi anında. Ve o sorular birbirleriyle çelişkili bir sürü yanıtlar yığdı beynine, karmakarışık oldu kafası yine.
Offf, halbuki ne kadar çok düşünmüştü üzerinde; kendisi kadar basit bir yanıtı olsaydı eğer bu sorunun, bulması gerekmez miydi şimdiye kadar?..
Kimbilir, belki de şimdi, şu an bulacaktı o yanıtı.
Düşünmeden bir kez daha, bilinmez ki.
Gözlerini yumdu. Olası yaşamlardan birini canlandırmaya çalıştı hayalinde