Kendi dünyasından dışarı adım atamasa da, çizdiği tüyler ürpertici resimlerle dış dünyaya dokunabilen bir çocuk...
Okyanusta boğulma tehlikesi geçirdiği günden beri evden dışarıya çıkmaktan ölesiye korkan on yaşındaki Jack Peter’ın tek uğraşı resim yapmak ve türlü canavarlar çizmektir. Korkunç canavarlar Ne var ki bunlar sadece birer resim değil, etraftaki herkesi paniğe ve kafa karışıklığına sürükleyecek olan birtakım yaratıkların hayat bulmakta olduğunun habercisidir. Jack Peter çizdikçe, hayal ile gerçek arasındaki sınırlar da kaybolmaya başlar.
Annesi Holly, geceleri okyanusun bulunduğu yerden gelen tuhaf sesler duymaya başlayınca, durumu açıklığa kavuşturmak için semtlerindeki kilisede görev yapan rahibe danışmaya niyetlenir; fakat rahibin kâhyası, esrarengiz görünümlü Bayan Tiramaku, Holly’nin aklını batan gemiler ve hayaletlerle doldurur. Eşi Tim ise çıldırmış gibi sahilde dolanıp durmakta ve -eğer bu aklının ona oynadığı bir oyun değilse- belli aralıklarla karşısına çıkan o vahşi yaratığı aramaktadır. Jack Peter’ın tek arkadaşı olan Nick de, çizimlerin korkunç gücü karşısında altüst olmuştur.
Tüm bunların arkasındaki gerçeği ise yalnızca Jack Peter bilmektedir
Ölmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum.
Nick cevap vermedi. Bu cümle yatağın üzerinde kalın, elle tutulabilecek kadar yoğun bir bulut gibi asılı kaldı.