Yaşamın basamaklarından düşüp parçalanmış bir adam. Yaşama tutunduğu yanıyla herkesin gözünde tuhaf, şaşkın, anlaşılmaz, gülünç bir bunak. Karısının evden attığı koca, silikleşmiş bir onur.
O uzak ülkenin, geri dönülmez sılanın, siren sesleri ve tren düdükleriyle dolu bir şehrin kıyılarına vurup duran bir baba...
Yalnız, yaban, ırak, terk edilmiş, sefil; daha yaşarken çürümüş bir ceset.
Bıkmadan, usanmadan; salt yaşıyor olmak, yaşadığını haykırmak için, sevginin kırıntısına muhtaç, hasret yüklü mektuplar yazıyor kızına. Biricik kızına, o tutunacağı son dala, kendi ıssızlığını unuttuğu “kâğıttan kelebek”ler uçuruyor.
Özlemini anlatıyor, kimsesizliğini, düşkün oluverişini. Pantolonlar diktiği iğne tüm yaşamına batıp çıkıyor.
“Tükendikçe üreyen, üredikçe tükenen tatlı bir hastalığa” yakalanıyor: Umut. “Bir yaşama ustasına dönüşüyor, şiir yazamayan bir ozana.” Yıldızlarla konuşan bir ıhlamur ağacına çıkıp dikişini dikerken usta terzi, onun yaşam sevincini kuşlar paylaşıyor cıvıltılarıyla. Yaşamak öyle güzel ki bu güzelliğe borcunu insanları güldürmekle ödemeyi ödev edinmiş bir usta oluveriyor. Güldürme ustası: Soytarı.
Basım Tarihi : 3 2020
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160 gram
En / Boy : 12 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Basım Yeri : Türkiye - İstanbul
Dil : Türkçe