Bu çalismanin amaci baskenti Bizans olan imparatorlugu ana çizgileriyle yansitmaktir. Roma ve Bizans tarihleri arasinda belirgin bir kesintinin olmadigini unutmamak gerekir. Bu imparatorluga, imparatorun çöküsü kaçinilmaz olan Roma’yi terk ederek, baskenti Konstantinopolis’e tasidigi ve kentin böylece, imparatorlugun idari ve siyasi merkezi oldugu andan itibaren, “Bizans Imparatorlugu“ adi verilebilir. Aslinda pagan bir devletin Hiristiyan bir devlete dönüstügü ve Roma’nin sahip oldugu üstünlügü Konstantinopolis’e kaptirdigi Constantinus’un saltanati, Bizans tarihinin baslangicidir. Bizans, çöküntüye ugramis ve kendini yenilemek gücünden yoksun pagan bir uygarliktan, Hiristiyan bir uygarlik olusturdu. Bu uygarligin etkilerini Türkler, Araplar, ve Slav halklarin tümü derin bir biçimde duyumsayacaklardir. Bizans Tarihi bilgisizlikle önyargi arasinda yer alan saptamalardan tam anlamiyla kurtulmus degildir. Bizans’in talihsizligi, Thukydides ya da Tacitus gibi büyük tarihçilere degil de, Yunancalarinin anlasilmasi çok zaman güç olan vakanüvislere sahip olmasindan kaynaklanir. Bu kitapta, Bati ile Dogu’nun sinirlari arasinda yer alan ve on bir yüzyil boyunca her iki taraftan da gelen darbelere dayanabilmis bir devletin ilgisizlik ya da küçümsenmesinden fazlasina layik oldugu gösterilmektedir. (Tanitim Bülteninden)