Söz konusu ettigim “Bir Devir”; binyilin batidan bakinca çok iyi, dogudan bakinca çok kötü finali denilmeyi hak eden yirminci yüzyilidir. “Bir Sahit”; bu devrin neredeyse basindan sonuna önemli gelismelerin tam ortasinda hayatini sürdürmüs olan Babam Melle Sabri’dir.
Onun hayati bu devrin, bu devir onun hayatinin hülasasidir adeta… Onun için biri olmadan digeri eksik kalmasin diye ikisini birlikte anlamak ve anlatmak istedim.
Dünyaya yapay Suriye sinirinin iki yakasinda geçen hayat tecrübesi ve okuduklarinin penceresinden bakiyordu. Bu topraklarin yeniden sekillenmesine yol açan büyük çalkantilarin bitmek tükenmek bilmeyen artçi sarsintilari içinde bulmustu kendisini. Kritik dönemlere canli sahitligi vardi.
Adanmisligi, pervasizligi, cesareti ve ask derecesinde Islam’a bagliligi ile taninan bir âlim olarak iz birakmis nevi sahsina münhasir bir modeldi. Bu yüzden, kendisinden sonra gelenler de tanimaliydi onu. Bunu fark ettigimde hikâyesini yazmaya, serüvenine ortaklik etmeye, çok önce baslamaliydim diye düsündüm. Fakat babamdi benim ve ne yazik ki babalarin bir gün bizi terk edecegi gerçegini herkes gibi ben de gözardi etmistim.