Nihayet beni karşısına alıp, ıslandığı için olması gerekenin birkaç misli ağırlığa ulaşmış olan siyah kadife ceketimi çıkarmama yardım ederken, elimdeki çiçek demetini fark etti. Gözlerini gözlerime dikti; sanki o bakışlarla aklımdan, fikrimden, kalbimden geçenleri anlıyor, damarlarıma, hücrelerime varana kadar bütün duygularımı okuyordu. Sağ elimde kutsal bir emanetmiş gibi tuttuğum çiçek demetini ona uzatırken; “Bunu senin için toplamıştım anacığım, ama biraz örselendi” dedim.
Sevgili, güzel, melek huylu, canım anacığım çiçekleri elimden aldıktan sonra beni kendine doğru çekerek ömrüm boyunca hiç unutmadığım, unutamayacağım bir sevgiyle bağrına bastı. Artık hiçbir üşüme hissi duymuyor, o mübarek ana sıcaklığını ta içimde, bütün benliğimde hissediyordum.
”Sevgili yavrum! Bana armağanların en iyisini, en güzelini verdin, sana teşekkür ederim… “ Gözlerime dikkatle baktı ve; “Bu çiçekleri ömür boyu saklayacağım, hatta vefatımda mezarıma koymalarını vasiyet edeceğim” dedi...
Her biri diğerinden daha duygusal ve bizden, kitaptaki sekiz ayrı hikayeyi okuduğunuzda; bu milletin ve toprakların bir ferdi olduğunuza bir kez daha şükredeceksiniz....