Bu yaşanıp bitmiş bir hikâye değil. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde dahi etkisini devam ettirdiğini sadece hukuksuz yargı kararlarının hâlâ yürürlükte olmasından bile anlayabileceğimiz, adına 28 Şubat dedikleri bir sürecin gölgesi altında devam eden bir hikâye. On dört yaşımda girip dokuz koca yılımı tüketen bu hikâyeyi hikâye edebilmek maksadıyla klavyenin başına geçtikten sonra, günlerce, deyim yerindeyse arkama bakmadan yol aldım. Epey yüzeyden giderek, elimden geldiğince kısa tutmaya çalıştım; çünkü derdim bir otobiyografi kitabı yazmak değil. Diyebilirim ki, yazarken başıma gelenleri tekrar yaşadım: bunaldım, korktum, içime kapandım, öfkelendim… Bu birbirine zıt psikolojik haller içerisinde aklıma ne geldiyse o ânlara tekrar dönerek tasvir etmeye çalıştım.”