Tarih bazı devletlerin ve milletlerin acıklı sonlarını yazdığı gibi, bazılarının da nasıl ilerlediğini ve yükseldiğini yazarak bize parlak sayfalar açar. Tarih bize nasıl ve hangi vasıtalarla toplumsal yaşamın güçlendirildiğini, aynı zamanda insanların nasıl eğitildiğini gösterir ki, iki ayaklı hayvanlara ya da büyük karınca kolonilerine dönüşmek yerine akıllı ve mutlu yaşamın yaratıcıları olup büyük sanatkârlara dönüşelim. Vaazları nedeniyle çarlık tarafından sürgünle cezalandırılan Rus rahip Grigory Petrov’un, sürgünde kaleme aldığı bu yapıt pek çok ülkede büyük yankı uyandırmış, özellikle Türkiye’de kalkınma konusunda bir başucu kitabı olarak değer görmüştür. Ülkemizde ilk basımı Atatürk döneminde 1928 yılında yapılan kitap bugüne değin birçok kez dilimize çevrilmiş, kitaba olan ilgi hiç tükenmemiştir. Petrov, bu kitabında bataklıklar ülkesi Finlandiya’nın imkânsızlıklar, yoksunluklar içinden özellikle aydın ve yazarların büyük çabalarıyla çıkıp da Beyaz zambaklar ülkesine nasıl dönüştüğünü anlatır. Dönüşümün, yeni bir yaşam kurmanın her türlü sıkıntının ve zorluğun içindeyken dahi mümkün olduğunu bunu başaranların hayat hikâyeleri üzerinden bize anlatır. Petrov’a göre gerçek iradenin ve azmin olduğu yerde her şey mümkündür. Karanlığın kötü ruhu ışığınızı söndürüyorsa, siz yeniden yakın. Işık bir kere sönerse, siz ikinci kere onu yakın; üçüncü, beşinci, yedinci, yüzüncü, bininci kez yakmaya devam edin.