Jorge Semprun, Avrupa’nın yirminci yüzyıldaki sancılarını, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış bir yazar. Gerek doğum yeri olan İspanya’da, gerek sürgün gittiği Fransa’da hem Nazi dehşetini tanıdı, hem de ona karşı savaştı. Semprun’un bugüne kadar imza attığı edebiyat yapıtlarında da, film senaryolarında da bu anıların izleri vardır. Beyaz Dağ’da da, kahramanların ağzından konuşan gene Semprun konuşuyor. Romanda, yazar Juan Larrea, ressam Antoine de Stermaria ve yönetmen Karel Kepela, 1982 yılında Normandiya’daki bir evde bir araya gelirler. Rastlantıların da yardımcı olduğu bu buluşmada, iki de kadın vardır. Madrid’den, Venedik’ten, müzelerden, Prag’dan söz ederler; yüzyıla damgasını vuran olayların izleriyle dolu olan bu yerler, onların kişisel dramlarının da tanığıdır.Semprun, bu beş kişinin birlikte geçirdiği iki günü anlatırken, Avrupa’nın geçmişi, yirminci yüzyılda yaşanan dehşet, bunun kültürel temelleri üzerinde düşünüyor. Avrupa kimliğini kuran düşünceleri, Kafka’dan Marx’a, Musil’den Lenin’e kadar pek çok adın yer aldığı bir insanlık coğrafyasını, insanlık durumunu tartışıyor. Semprun, insanlığın tükendiği anlara tanıklık ediyor.
Orijinal Başlık : La Montagne Blanche
Basım Tarihi : 4 2013
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 269
Ağırlık : 221 gram
En / Boy : 12.5 / 19.5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Basım Yeri : Türkiye - İstanbul
Dil : Türkçe
Çevirmen : Ela Güntekin