“Adil bir dünyanin özlemini duyuyordum. O dünyada hepimize yer olmaliydi. Oysa iktidar savaslariyla birbirini bogazlayan ordularin ayaklari altindaydi insanlik. Yoksullarin çaresizligini düsündükçe bir seyler yapmamiz gerektigini hissediyordum.” Söz konusu Seyh Bedreddin olunca yanitlari belki de her daim muglak sorularla bas basa kaliriz. Bir medrese âlimiyken neden tasavvuf yolunda menzil almistir? Fikirlerinin Anadolu ve Balkanlar’da bu kadar etkili olabilmesinin nedeni nedir? Dinlerin esitligine dair düsüncelerinde Hiristiyan-Helen köklerinin etkisi var midir? Isyancilara atfedilen özel mülkiyet karsiti fikirlerin ilham kaynagi gerçekten Seyh Bedreddin midir? Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’le yollari nasil kesismistir? Isyani planlamis midir yoksa rüzgarin yönüne dogru mu yürümüstür sadece? Murat Küçük zihninde bu sorularla alti yüzyil önceye gidip söylesiye davet ediyor Bedreddin’i. Daha yakindan tanimak istiyor bu akilci fikih âlimi, gönül gözü açik sufi ve isyankarlarin yoldasi seyhi... Tarihin karanliklarinda kalmis olaylari hayali bir Bedreddin’le aydinlatma emeliyle akil ve kalple dolu bir yolculuga çikariyor bizleri. Okuyucuya Not: Hayali söylesiler, dünyayi degistiren, onu anlamamizi saglayan önemli isimlerle tanismak veya onlari yeniden kesfetmek isteyenlere keyifli bir okuma saglamak amaciyla hazirlandi. Bu söylesiler hayal ürünü olsa da biyografik gerçeklere dayaniyor.