Alabildiğine gösterişli, yakışıklı Aşina soylu erler, başlarını Gök’e kaldırmış, alımlı, aldırmaz yürüyüşlerini terk etmişler, uzun saçlarını atlarının yelelerine eş bir salınışla savurmaktan vazgeçmişlerdi.
Sarıdan kumrala ve daha koyuya doğru akan bir renk çeşnisinde esen yele başkaldıran saçları dalgalanmadan, konuşmadan, sessizce duruyor, başları eğik, yürüyorlardı.
Nedeni, geçmişi, yapılan yanlışları hatırlamaktı:
“Göktürk kağanına ihanet ettik. Onun tutsaklıkta uçmağa varmasına göz yumduk. Gök’ten utanıyoruz. Başımızı nasıl dik tutalım?”
Gök’ten utanmak!
Utançların en büyüğüdür.
Gök’te olan her varlığa saygı duyan, güne ana, aya ata diyen inanç, yıldızları kendilerinin sayan görüş, şimdi başı eğik gezmek zorunda!
Birileri çıkıp bu kara yazgıyı sona erdirene dek!