Avrupa’nın doğu sınırlarının genellikle Ural Dağları boyunca uzandığı kabul edilir. Ancak Urallar ne Himalayalar ne de Alpler veya Pireneler gibidir. Ne “Asya’ya” bir engel vazifesi görür ne de “Avrupa’ya” bir sınır çeker. Aksine nispeten alçak bir tepeler dizisidir ve tarih boyunca her iki taraftaki topluluklar hem ortak kimlikleri hem de ortak bir tarihi paylaşmışlardır. Doğal engellerin yokluğunda, yapay engeller tesis edilmeye çalışılmış ama bunların çoğu sonunda uğradıkları akametleriyle kayda geçmişlerdir. Büyük Orta Avrasya steplerinin doğu otlakları neredeyse kesintisiz bir şekilde Balkanlar’dan Moğolistan’a kadar uzanır. Bundan dolayı Avrupa’nın geçitleri ilkçağın başından beri ardına kadar halkların yer değiştirmesine açıktır: Avrupa’nın Asya’yla en uzun “hududu” boyunca bir sınır yoktur. Engelsiz stepler sürekli olarak Avrupa’nın kaderini şekillendirmiştir. Geçitler hâlâ eskisi gibi ardına kadar açıktır.
Dört ciltlik Avrupa’daki Asya ve Batı’nın Şekillenişi adlı dizinin yazarı arkeolog Warwick Ball dizinin bu dördüncü cildinde de ezber bozuyor. Bilindiği gibi Doğu-Batı ulaşım yollarının en ünlüsü “İpek Yolu’dur”. Oysa Warwick Ball’a göre bu bir efsanedir ve böyle bir yola veya rotaya değinen hiçbir antik kaynak yoktur. Bu terim 1877’de Richthofen Baronu unvanlı Ferdinand adlı bir Alman Orta Asya coğrafyacısı tarafından icat edilmiştir. Warwick Ball’un, bunun gibi Amazonlar’dan Kral Arthur’un Excalibur adlı kılıcına kadar birçok efsaneyi de ele aldığı bu eserini, etkisi altında kalacağınız her zamanki üslubu sayesinde keyifle okuyacaksınız.