Tarihsel belgeler eski uygarlıklarda yaşamın hareketliliğini sağlayan insanların savaşlar ve açlıklar yüzünden son derece sıkıntılı günler geçirmiş olabileceklerini belirtiyorlar. İnsanların kendi aralarındaki çekişmeler, doğa olaylarının getirdiği sıkıntılar oldukça yorucu olarak belirtiliyor. Bu yorucu ve zor koşullar altında bile insanlar tanrısal inançlarını da ihmal etmemişlerdi. Savaşları kazanan krallar güçlerini ınandıkları tanrıların gücünden elde ettiklerini ileri sürerlerdi. Yazdırdıkları dikilitaşlarda bu ifadeleri kullanırlardı.
Asur kentinin kurulma nedeni de tanrısal gücün ortaya koyduğu bir yapılanma şeklinde düşünülmektedir. Walter Andrea'nın kazılarıyla Asur kent krallığının merkezi yerleşkesini oluşturacak bazı yapı temellerini ortaya çıkar. Ortaya çıkarılan belgeler arasındaki yazıtlara örnek olarak Akkad kralları olan Rimuş (Kesin olmamakla M.Ö.2278-2270) ve Maniştu-şu (Kesin olmamakla M.Ö.2269-2255) dönemlerindeki krallıkları sırasında yapılmış olan yazıtlar gösterilmektedir. Bunlardan başka Akkad kralı Azuzu'nun yazıtlarıyla kentin kuzey bölgeleri olan Tell Brak ve Tell Mozan'daki yazıtlar örnek olarak gösterilmektedir.