Rüya görür müsün ey kâri? Rüyalarla yasar misin bazi vakitler? Sonra yanaklarindan kulaklarina dogru süzülen iki damla yas ile uyanir misin gecenin o en issiz, en sessiz, en kimsesiz vaktinde? Dünyanin bir rüya âlemi olabilecegine inanir misin?
Gel bir baskasinin rüyasina dalalim simdi seninle. Hakikate uyanalim. Pervane olalim. Bedenimizi yakacak ates arayalim. Evvela Siraz’a çirpalim kara ipekten kanatlarimizi, atesi bilen ask erlerinin yaninda konaklayalim. Ask atestir diyelim lisansiz ve sessiz ve hatta harfsiz kelimelerle. Aska yanalim, baska yanalim.
Sonra Mevlana dergâhina düsürelim kara bedenlerimizi, bizi kavuracak bir sem arayalim. Ask arayalim. Göge yükseltelim feryadimizi. Aska aglayalim.
Bir dag basinda dua eden Yunus’u bulalim sonra. Ona aski soralim dilersen, askina sahit olalim. Aski üç âsiktan dinleyelim biz. Biri; “Aska uçarsan kanatlarin yanar” desin bize, digeri “Aska uçmazsan kanat neye yarar” digeri temmet çeksin düslerimize; “Aska vardiktan sonra kanatlari kim arar” desin, susalim.
Açma sakin gözlerini, bu rüya âsiklarin rüyasidir. Uyanirsan rüyalari unutacaksin.