Felsefe, sanat, inanç, bilim kişisel özelliklere göre değişen tercihlerimizdir. Ancak hiçbiri tek başına hakikate, bütüne, yeniye/yenilenmeye ulaşmak için yeterli değildir. Bu yollardan biri kişinin ana yolu olurken diğer üçüyle de ilişki içinde olması gerekir. Bu açıdan bakıldığında L. Sabah Aşk-i-kâr'da yalnızca resimle değil; var olanla, bütünle buluşmaya, kendi özümüzü arayışa çıktığımız bir yolculuğa davet ediyor. Hayata duygusal, yaratıcı farklı farklı boyutlardan, yargısız ve kaygısızca akmanın mümkün olduğunu anlatıyor. Sanat niçin var, ne işe yarar? Bir tutamak, duygusal bir denge aralığı oluşturmak için mi, yoksa sınırları aşmak, öz'e ulaşmak için mi? L. Sabah üçüncü kitabı Aşk-i-kâr'la varoluşun işleyişini daha çok mistisizm ve resim yapma hali ile örnekliyor. Bu bağlamda ibadeti resim, resim yapmayı da bir ibadet olarak görüyor. Yaptığı resimlerde bizi önce bizle, sonra var olanla ve sonra da bütünle buluşturuyor. Böylelikle yapılan resmin sanata dönüşmesi insanın bilinçlenmesi ve hakikate yakınlaşmasıyla ortaya çıkıyor. Kitap ara ara kullanılan minik şiir ve desenlerle de zevkli bir okumaya açıktır.