Herhangi bir kitaptan farkli olarak Kur’an’in anlami ile dilbilimsel cephesi ayrilmaz bir bütün olusturur. Bir cümledeki tek bir kelimenin konumu, deyimlerinin ritmi ve sesi ile sözdizimsel yapisi, bir mecazin fark edilemeyecek sekilde pragmatik bir ifadeye dönüsmesi; sadece belagat için degil, ayni zamanda söylenmeyen, fakat açikça kasdedilen fikirleri ima etmenin bir araci olarak sese iliskin vurgularin kullanilmasi… iste bütün bunlar Kur’an’i son tahlilde essiz ve tercüme edilemez kilar. Nitekim bu gerçek, birçok eski mütercim ve bütün alimler tarafindan vurgulanmistir.