Amerika dendigi zaman hemen birçok kisinin aklina ABD hükümeti ve onun dünya üzerinde oynadigi kirli güç politikalari gelir. Bu özdeslik öyle bos yere kurulmus bir imge degildir süphesiz. Amerikan baskanlari her gün yeni bir tehdit algisiyla saga sola savas açip, gelismemis ve belki hiç gelisemeyecek demokrasilerin kaderiyle “oynasirken” baska bir seyin hatirlanmasi zor. Bazilarimiz da gökdelenlerin arasina sikismis Amerika’ya duydugumuz mahcup hayranligi gizleyemez. Ancak çagimizin bu büyük fenomenine aksam haberleri yüzeyselliginde bir nefretle ya da hayranlikla bakmak merakli zihinlere yeterli gelmeyecektir. Elinizdeki kitap, genel okuyucuya, Amerika Birlesik Devletleri’ni tarihiyle, kültürüyle ve iktidar iliskileriyle bir bütün olarak kavrama ve anlatma çabasinin bir ürünüdür. Iyi hükümetin sinirlandirilmis hükümet olduguna inan Thomas Jefferson ve James Madison gibi idealist “kurucu babalar”dan baba ve ogul Bush’lara kadar Amerika’da olan biten neydi, sorusunun pesinde bir hikayedir anlatilan. Ünal Gündogan, okuyucuyu akici ve anlasilir üslubuyla, Amerika Birlesik Devletleri’nin emekleme asamasindan bir süper güç haline gelisini, soguk savas yillarinin dehsetini, Sovyetler Birliginin çöküsüyle gelen tek kutuplu hegomonik yükselisini ve son olarak günümüze ABD’nin sarsilan ve sorgulanan sosyo-ekonomik yapisini anlamaya dogru keyifli oldugu kadar düsündüren bir yolculuga çikartiyor.
Menü
Sepete Ekle
