Yirminci yüzyılın sanat ve edebiyat dünyasına öncülük eden bir kent: Paris. Umut dolu yıllar ve umut dolu yaratıcı insanlar.
O zamanlar henüz kimsenin dönüp resimlerine bakmadığı Picasso, Matisse, Gris, Braque; savaş yaralarıyla ölen Apollinaire; yeniyetme bir yazar, Ernest Hemingway; biraz biraz ünlenmiş Sherwood Anderson ve daha niceleri...
Ve hep gözlemleyen, hep edebiyat denemelerine girişen, karizmatik kişiliğiyle bir efsaneye dönüşen öncü bir yazar: Gertrude Stein.
Yaklaşık elli yılını birlikte geçirdiği yakın dostu Alice B. Toklas’ın ağzından yazdığı bu renkli özyaşamöyküsü'nde, Birinci Dünya Savaşı öncesi umut ve yenilik dönemini, savaşın yıkımlarını ve kendi edebiyat deneylerini tümüyle kendine özgü bir tarzda anlatıyor Gertrude Stein.
YAZAR HAKKINDA: 1874 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletinde, Allegheny’de doğdu. Almanya’dan ABD’ye göçmüş Yahudi kökenli bir ailenin çocuğudur. Harvard Üniversitesi’nde kız öğrencilerin gittiği Radcliffe College’da ve Baltimore’daki Johns Hopkins Tıp Okulu’nda öğrenim gördü. 1903 yılında ABD’yi terk edip Paris’e yerleşti. Paris’te erkek kardeşiyle birlikte keşfettiği (Cézanne, Matisse, Braque, Juan Gris ve Picasso gibi) yenilikçi ressamların tablolarını almaya başladı ve bu tablolar Avrupa’nın en önemli resim koleksiyonlarından birini oluşturdu. Bu arada yazın denemelerine girişen Gertrude Stein on dokuzuncu yüzyılın yazın geleneklerini yıkmayı hedefledi. Roman, eleştiri, şiir, oyun vb. türlerde çeşitli yapıtlar veren Gertrude Stein 1946 yılında Paris’te öldü.