Bozdağlı Ahmet; çıplak ayakları, yırtık pırtık pantolonu ve önü hiç iliklenmeyen gömleğiyle çocukluğumun unutulmaz bir kahramanıydı. Kıyafeti değildi onu kahramanım yapan. Ahmet, lokantalardan topladığı yemekleri, onu hiç yalnız bırakmayan köpekleriyle paylaşır, onların aç kalmaması için çabalardı. Geceleri ağaçlara tırmanır, oralarda uyurdu. Sabahta erkenden işe gidenler onu bir ağaç tepesinde uyurken bulurdu. Ahmet’in sevdiği sadece köpekler değildi. O ağaçları da çok severdi. Derler ki, Ahmet’in büyük büyük büyük dedesi bir devmiş; Küçük Menderes ovasına incir ağaçlarını ve Bozdağlara da zeytin ağaçlarını o dikmiş. Bu öyküde Ahmet’in toprağından sökülen bir zeytin ağacı için nasıl mücadele ettiğini göreceksiniz.