Bir toplumun ahlâkî gelisimi, hayatini ilgilendiren olay ve olgulari açik ve dürüst etik degerlendirmeden geçirmesine baglidir. Bu, entelektüel gelismenin de zemininidir. Degerlendirme, “deger atfetme”dir; degerlerin, tarihsel/toplumsal/ gündelik hayat üzerinde uygulanmasidir. Zamandan, mekândan, bedenden ve bedelden uzak biçimde dogru-yanlis, iyi-kötü, güzel-çirkin tanimlamalari yapmak kolay ve hatta keyif vericidir. Ancak kimligimizin, inancimizin ve degerlerimizin parçasi olan olaylari, kisileri ve durumlari degerlendirirken zorlaniriz. Oysa ahlâkî bilinç bu yüzlesmeden dogar, gelisir.