Türkiye'nin toplumsal topografyasini vermeye çalisirken, bu isi kendi insanlarimla alay ederek, onlari gülünçlestirerek, yererek yaptim elbet, çok da kizdim onlara. Ama bütün bunlarin hepsinden daha çok, hepsinden daha üstün bir duyguyla sevdim onlari. Her ne yazdimsa, halkimi gerçekten, özden severek yazdim."Insanlari sevmek" diye çok klise bir söz var. Dis anlamiyla begenmiyorum, dogru bulmuyorum bu sözü. Çünkü, insanlari sevmek, halki sevmek deyince, onlari oldugu gibi, simdiki durumlariyla mi sevecegiz? Yani kötü olanlara kizmadan, kötülükleri hos görerek mi sevecegiz? Hayir, ben kizarak seviyorum, ama kizmamin kökünde sevgi var. Bugünkü durumu begenmedigim için kiziyorum. Ama öykülerime aldigim insanlari çok sevdigim için de, durumlarini degismesini istiyor ve buna çalisiyorum.Ben bir gülmece yazariyim. Kizmadan, öfkelenmeden, her an öfke üstünde olmadan, durmadan öfkesi bilenmeden nasil gülmece yapilabilir? Ve o kizdigin insanlan sevmeden nasil sanat yapilabilir? Yasadigim çagda yurdumun toplumsal topografyasini çizmeye çalistigim öykülerim, ikisi de ayni duygu kaynagindan gelen kizginligimin ve sevgimin ürünleridir, demek yanlis olmaz sanirim."Sevilene karsi duyulan