Ada ya da Arzu'da Nabokov okura, hafizamiz sayesinde çocuklugumuzu ya da arkada biraktigimiz "Altin Çagi" yanimizda tasiyabilecegimizi hatirlatir. Bu bilinen, basit düsünceyi Nabokov olaganüstü bir siirsellik ve simdi ile geçmisi ayni anda cümlede yasatabilme gayretiyle ayakta tutar. (...) Lolita'nin Humbert Humbert'inin cenneti bir çocugun askinda yasamasi gibi Van ile Ada da çocukluk asklarini bütün hayatlarini yayarak cennette yasamak isterler.
Nabokov, ters, zarif ve çok iddiali bir taklayla çocuklugu yasliliga tasimayi denemistir burada. Bu altin çagi yasadigi günde ne Amerika'da ne de Rusya'da yasatamayacagini bildigi için Nabokov bu iki ülkenin hatiralarindan üçüncü bir hayal ülke, edebi bir cennet yaratmistir. (...) Ada ya da Arzu'da Nabokov'un bütün sakalari, aykiriliklari ve tuhaf güzelligiyle Türkçe konustugunu hayranlikla görüyoruz.
Orhan Pamuk