İslam düşünce tarihinde ortaya çıkan ilk grup Hâricîliktir. İslam toplumunun siyasî ve içtimaî yapısının Kur’an’a dayandırılması gerektiği konusunda son derece ısrarcı olan bu teşekkül, zahiri perspektife mahkûm kalmakla dinin ruh ve makâsıdını kavramaktan mahrum kalmıştır. Fikrî ve itikadî ayrışma nedeniyle farklı franksiyonlara ayrılan akımdan sadece İbâzîler, varlıklarını günümüze kadar sürdürebilmiştir.
Yakın dönemde, Muhammed b. Yusuf Ettafeyyiş (v. 1332/1914), Cezayir bölgesinde İbâzîliği yeniden canlandıran ve bir asra yakın ömrünü ilme ve mezhebine adamış bir âlimdir. Kaynaklar, 3’ü tefsir olmak üzere onun 300’den fazla eserinden bahsetmektedir. Bu tefsirlerin ilki ve en kapsamlısı Himyânu’z-zâd ilâ dâri’l-me’âd’dır. Müfessir, Himyân’ın mukaddimesinde bu tefsirinin, muhaliflerin saptıkları konularda onlara cevap vermeye, İbâzî mezhebini ve itikadını izah etmeye kâfi geleceğini iddia etmektedir. Gerçekten de eserde Hâricî-İbâzî din yorumu, ayetlerin tefsirine belirgin bir şekilde yansıtılmıştır.
Çağdaş İbâzî müellifler, ısrarla Hâricî olmadıklarını ve bu konuda kendilerine haksızlık yapıldığını dile getirirler. İbâzîlerin, Ezârika gibi katı Hâricî gruplardan beri oldukları ve selefleri Hâricî olanlar içerisinde Ehl-i sünnete en yakın mutedil grup addedildikleri müsellemdir. İbâzîlerin bu durumları, onların ilk seleflerinden ayrı değerlendirilmeleri için yeterli midir? Bu çalışmada, “kutbü’l-eimme” lakabıyla meşhur olan Ettafeyyiş’in Himyân eseri üzerinde bir okuma yapılarak müfessirin yorumları incelenmiş ve çeşitli konularda Hâricî-İbâzî ilişkisi, entelektüel zeminde mütalaa edilmiştir.