Sekülerleşme tartışmalarında genel eğilim süreci din-dışı etkenlerle açıklamak şeklinde olmuştur. Bu nedenle dine ait kavram ve kurumların sekülerleşme sürecinde oynadığı aktif rol ortaya konulamamıştır. Avrupa sekülerleşmesinde Hristiyanlığın, özellikle Katolikliğin özgül kavramlarının, kurumlarının ve din adamlarının bu süreçte oynadıkları aktif rol, Sekülerleşmenin Hristiyan Kökleri’nin temel çıkış noktasını oluşturmaktadır.
Bu nedenle kitapta Batı Hristiyanlığına kendi dinamikleri ile yaklaşılmaktır. Bir paradoks gibi dursa da kitabı önemli kılan sekülerleşme sürecinin teolojik bir arka planı bulunduğunu iddia etmesidir. Öyle ki Katolikliğin kendi iç dinamikleri söz konusu sürece din-dışı faktörlerden yer yer daha fazla bir etkiye sebep olmuştur.
Taceddin Kutay: “Diğer bir ifadeyle seku¨lerleşmenin birinci sorumlusu olarak Hristiyanlığın Katolik yorumunu görmekteyim ve bunu ortaya koymaya çalıştım,” derken aslında kitabın temel tezini de özetlemiş olmaktadır.