Halveti seyhi Cemâlî'nin Fatih Sultan Mehmed'e sundugu Osmanli'nin ilk tasavvuf eseri Risâle fî Etvâr'is-Sülûk, Latin alfabesiyle ve çift dilli olarak ilk kez yayimlanarak okurla bulusuyor...Osmanli toplumu içerisinde toplum bireylerinin psikolojik-psikiyatrik terapi merkezleri, ruh-sinir dengesi bozulan kisilerin tedavi görüp rahatlayip ferahladigi tekke ve zaviyeler; seriat dairesinde olmakla beraber, dinin daha estetik bir formunun ve Fikih Islami yerine daha billur ve latif bir dindarligin yasandigi mekânlar olmuslardir. Medresenin kati tutumlari ve dinsel metinleri yorumlamadaki tavizsizligi, halkin içerisindeki farkli görüsleri kendi içerisinde barindirmak bir yana dislayici ve disarida birakici olmasi; halk indinde, kimi zaman da sultanlar katinda tasavvufi görüsleri daha muteber bir hale getirmistir. Yunus Emre'nin Divân'i, Mevlânâ'nin Mesnevî'si ve bu tarzda kaleme alinan (mesela Bektasi mesreplilerin yazdiklari) eserler, insan anlayislari açisindan seriatin daha latif bir yorumunu verirken daha evrensel ve kusatici da olmuslardir. Risâle fî Etvâr'is-Sülûk, zengin muhtevasi ile tasavvufun bütün konularini erbabinin deyim ve deyislerine uyarak kullanan Cemâlî'nin, hem kendi zamaninda hem de kendisinden sonra yaygin etki birakmis bir eseridir ve bir "toplumsal bellek vesikasi" olarak kabul edilmelidir.Osmanli'nin derli-toplu ilk tasavvuf eseri olan Risâle fî Etvâr'is-Sülûk'u günümüz Türkçesine kismen yakinlastirarak ve paralel tarzda -çevriyaziyla birlikte yayimlayarak kütüphane raflari arasinda yitik kalmis bir hikmeti sevenlerine kavusturmayi amaçladik.