"Eskiden böyle degildi bu isler, en saglam fedaileri mahpuslarda bulurduk. Simdi degisti. Fedai demiyorlar, güvenlik diyorlar. Sabikasi olmayacak diyorlar. Egitim almis olacak, sertifikasi olacak diyorlar. Okumus olacak diyorlar..." Ankara'nin varosunda geçen soguk ve yarali çocukluk yillarinin ardindan tüm yüklerini geçmiste birakan, onu eve baglayan herhangi bir sey kalmamis, ama gidecek hiçbir yeri de olmayan, kimsesiz, tek basina bir genç adam.Içindeki öfke ve isyan duygusuyla oralarda bir yerlerde yasanacak bir seylerin, belki de onu sevecek birilerinin oldugu hayaliyle adimliyor sokaklari...O esnada Ankara'nin karanlik, soguk ve çirkin gecesinde, "derin" gece hayatinin kurallariyla yasayan adamlarin, her an ölüme hazir evden çikan translarin, zorla çalistirilan yabanci kadinlarin ve esrarengiz zevkleri olan kalantor isadamlarinin günü ise daha yeni basliyor."Pezevenklik mi yapacagim?!""Ankara gecelerinde ya orospu, ya müsteri, ya pezevenk ya da hamallik var. Seçeceksin bir tanesini yakisikli."Bir Apaçi Masali efsanesinin mimari Angutyus, Fedai'de bu defa gözünü Ankara'nin görünenin ardinda yasanan hayatlarina çeviriyor; eksik hayalleri ve kirik umutlariyla gerçek insanlarin gerçek hikayelerini olanca sertligiyle, olanca çiplakligiyla anlatiyor..."Niye geldin buraya? Hazir altinda araba vardi, atsaydin kendini bir uçurumdan asagi?""Gözde Abla saka kaldiracak halim yok..""Lan saka degil, kaç git oglum buralardan! Kaç, gelme bir daha Ankara'ya..."(Tanitim Bülteninden)