Türk şair, yazar ve çevirmen olan, Cemalettin Seber yani tanınan ismiyle Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan’da doğmuştur. İkinci yeni şiirinin öncülerinden olan şair, şiir yazmaya ortaokul döneminde eskizlerle başlamış, ardından lisede aruzla yazdığı şiirlerinin, önemli çalışmalarını üniversite yıllarında yazmaya başlamıştır. Şiir kitaplarının yanı sıra, deneme, eleştiri, antoloji ve günlük türlerinde de eser veren şair şiir kitaplarını, Üvercinka (1958), Göçebe (1965), Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973), Uçurumda Açan (1984), Sıcak Nal (1988), Güz Bitiği (1988) ve son olarak Sevda Sözleri (1990) yıllarında yayımlamıştır. Cemal Süreya eserlerinde en çok aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm ve Tanrı düşüncesi konularını ele almıştır. Yazar çevirmenlik vasfıyla, Fransızca kırka yakın eseri Türkçeye çevirmiştir. Cemal Süreya’nın yazdığı tüm şiirler önce dergi ve gazetelerde yayımlanmış daha sonra kitaba çevrilmiştir. Sadece Onüç Günün Mektupları (1990) gazete ve dergilerde yayımlanmadan direk şiir kitabı olarak basılmıştır. Cemal Süreya Papirüs dergisini çıkararak, bu dergiyle edebi görüşlerini okurlarıyla paylaşmış, bunun yanı sıra sosyalist bir dünya görüşüne sahip olan şair çıkardığı dergiyi, aydın görüşlerini ortaya koymak adına bir araç olarak kullanmıştır. Cemal Süreya’nın ailesi Alevi Kürt-Zaza bir ailedir ve Dersim İsyanı sırasında, Erzincan’dan Bilecik’e göç etmek zorunda kalmışlardır. Şair ayrıca bir süre devlet memurluğu da yapmıştır. Cemal Süreya dört defa evlenmiş ve ve birçok kişiyle de ilişkisi olmuştur. Şair, çocukken kendisine ‘Cemal Süreyya’ adını vermiştir. Bu adı kullanırken bir iddia sonucu ‘Süreyya’ da yer alan ‘y’ harfini atmak durumunda kalmıştır. Şeker hastası olan şair, 9 Ocak 1990 yılında girmiş olduğu şeker koması nedeniyle vefat etmiştir, 11 Ocak’ta Şişli Camii’nde kılınan öğle namazı sonrası toprağa verilmiştir. Mezarı Kulaksız Mezarlığı’ndadır.
Cemal Süreya’nın Deneme – Eleştiri türünde yazdığı eserleri;
Cemal Süreya’nın Günce (Günlük) türünde yazdığı eserler;
Cemal Süreya’nın Mektup türünde yazdığı eserler;
Cemal Süreya’nın Çocuk Kitabı türünde yazdığı eserler;
Cemal Süreya’nın Söyleşi türünde yazdığı eserler;
Cemal Süreya’nın Derleme türünde yazdığı eserler;
Cemal Süreya’nın Şiir Çevirileri;
Cemal Süreya’nın diğer çevirileri;
İkinci Yeni hareketin en önemli şairlerinden biri olan Cemal Süreya, ilkokulda Ali Cenkleri ile dini içerikli eserler okuyarak birtakım dergi çalışmaları yapmıştır. Ortaokulda arkadaşı olan Seniha Hanım’a yazdığı şiirlerle şairliğe ilk adımını atmıştır. Cemal Süreya Osmanlı Türkçesini kendi kendine öğrenmiş ve lisedeyken divan edebiyatıyla ilgilenerek şiirlerini aruz ölçüsünde yazmıştır. 8 Ocak 1953 yılında ‘Mülkiye’ dergisinde ilk şiiri olan ‘Şarkısı-Beyaz’ı yayımlamıştır. Dergide ayrıca Nisan 1953 sayısında ‘Di Gel’, Mayıs 1953 sayısında ‘Çıkmaz Sinir’ adlı şiirleri yer almıştır. Bunun dışında Asır, Yeditepe, Yenilik dergilerinde de şiirleri yayımlanmıştır. Cemal Süreya’nın şair olmasında üç önemli etken vardır, bunlardan ilki annesinin anlattığı ‘Kerem ile Aslı hikayesi, ikincisi Ali Cenkleri ve üçüncü de Köroğlu kitaplarıdır. Cemal Süreya önceleri Garip hareketine ilgili değildi ancak yeni şiire Ahmet Muhip Dıranas’ın yazdığı ‘Kar’ şiiri ile ilgi duymaya başladı. Şair, Ahmet Muhip Dıranas ve Özdemir Asaf’a olan ilgisi nedeniyle yeni şiire yönelmiştir. Cemal Süreya’nın ünlenmesini sağlayan şiiri 1954 yılında ‘Yeditepe’ dergisinde yayımlanan ‘Gül’ şiiridir. Yazdığı şiirler sadece ‘Yeditepe’ dergisinde değil, Şiir Sanatı, Evrim, Yenilik, Şimdilik, Pazar Postası gibi yerlerde de yayımlanmıştır. Şairin yazdığı şiirlerde aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm, Tanrı düşüncesi, portreler yer almaktadır. Cemal Süreya’nın şiirlerindeki konu bireyselden sosyal olana doğru bir genişleme vardır. Şiirleri serbest nazım biçimleri kullanılmıştır. Cemal Süreya, şiirlerinde farklı tarz nazım biçimleri kullanmıştır. Divan şiirlerindeki nazım biçimlerini daha çok kullanan yazar, halk şiirinden alınan nazım biçimlerine rağbet etmemiştir.
Cemal Süreya’nın babası Hüseyin Seber, 1905 yılında Erzincan’da Kürt bir aileden doğmuş ve nakliyecilik yapan biridir, annesi Güllü Seber, 1915 yılında Karakuş’ta Zaza bir ailede dünyaya gelmiştir. Cemal Süreya’nın babası, annesini kaçırarak evlenmiştir. Cemal Süreya dört kardeştir. İsimleri Cemalettin, Perihan, Ayten ve Kemal olan kardeşlerden Kemal bir yaşındayekn vefat etmiştir. 1938 yılında, Cemal Süreya’nın ailesi, amcası Memo’nun Dersim harekatı sırasında valiyle takışması sonucu, Dersim İsyanı sonrası, Erzincan’dan Bileciğe sürülmüştür. Cemal Süreya o süreçte yaşadıklarını şu şekilde anlatmaktadır; “Bizi bir kamyona doldurdular. Tüfekli iki erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna dıldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler.” Cemal Süreya’nın annesi Güllü Hanım, Bilecik’e yerleştirildikten sonra düşük yapmış ve yaşadığı kanamanın durdurulamaması sonucu yirmi üç yaşında hayata gözlerini yummuştur. Maddi olarak zor günler geçiren aile Cemal Süreya’yı okutabilmek için İstanbul’da yaşayan halasının yanına göndermiştir. İstanbul’da yaşarken savaş kitapları okuyan Cemal Süreya bunun yanı sıra sürekli sinemaya gitmiştir. Cemal Süreya’nın ardından babası ve kardeşleri de İstanbul’a gelmiş ancak, sürgün edilen yerde yirmi yıl yaşama şartı nedeniyle tekrar tüm aile Bilecik’e sürülmüştür.Cemal Süreya’ya babası çalışmak zorunda olduğu için, babaannesi bakmıştır. Babası iki kez evlenen şair ikinci eşi olan Esma Hanım’dan kaçmak istemiş ve gizlice parasız yatılı sınavına girmiştir. Babasının yaptığı üçüncü evlilikte evlendiği kişinin ismi Refika’dır. Cemal Süreya babasının evliliklerinden şu şekilde bahsetmektedir; “Sonunda babam iki kez evlendi, önce Esma, sonra Refika ile. Esma çok kötü çıktı. Kardeşlerime işkenceli bir çocukluk yaşattı, örneğin saçlarından tutup kuyuya sarkıtırdı. Bu yüzden kız kardeşlerimin saçları gür değildir. Esma deliydi. Bir fırıncıyla kavga edip adama vurup, adam yerinden kalkmayınca öldü sanıp, Bilecik’ten kaçtı. Esma kaçınca, babam Refika’yı aldı. O iyi çıktı. Kardeşlerim onu anne bildiler.” Cemal Süreya’nın babası Hüseyin Bey, 1957 yılında geçirmiş olduğu bir trafik kazası sonucu hayata gözlerini yummuştur.