“Beyaz Ko¨leler Osmanlı cog?rafyasının farklı birc¸ok s¸ehir ve kasabasının c¸ok dilli, c¸ok ku¨ltu¨rlu¨ kalabalık aileleri ic¸inde onlara verilen c¸ic¸ek isimlerine alıs¸amadan, takılıp du¨s¸tu¨kleri su¨slu¨ kıyafetleri ic¸inde, sahiplerini gu¨ldu¨ren kırık Tu¨rkc¸eleriyle ve namaz kılarken mırıldandıkları bozuk Arapc¸alarıyla her gec¸en gu¨n Osmanlılas¸ırken, ellerinde bu¨yu¨ttu¨kleri bir nesli de sessizce kendilerine benzetiyorlardı.”
Elbruz Aksoy’un kitabı, her s¸eyden o¨nce bu¨yu¨k bir yu¨zles¸me c¸alıs¸ması: Tu¨rkiye’deki ko¨lelik “geleneg?i” ile, kitaba adını veren Beyaz Ko¨leler olgusu ile yu¨zles¸me... Genellikle unutulan, unutulmak istenen veya “bir tu¨r hizmetc¸ilikti” diye yumus¸atılan ko¨lelik, nasıl bir sınıfsal-toplumsal ilis¸ki ag?ı ic¸inde ortaya c¸ıkmıs¸, kurumlas¸mıs¸tı? Nasıl bir anlatıyla mes¸rulas¸tırılıyordu? Bas¸ta “cariyeler,” ko¨leler nasıl bir toplumsal cinsiyet rejimine ve cinsel so¨mu¨ru¨ye ta^bi idiler?
C¸arlık Rusya’sının, Osmanlı’nın son devirlerinde ve 1864 C¸erkes Su¨rgu¨nu¨ sonrasında ko¨lelik nasıl evrildi? I?ttihat Terakki, C¸erkes Ethem ve yeni kurulan Tu¨rkiye Cumhuriyeti devleti, ko¨lelerle “ne yaptılar”? Ve sonunda, ko¨lelik nasıl sona erdi, nasıl izler bıraktı, nasıl hatırlandı ve unutuldu?
Beyaz Ko¨leler, Tu¨rkiye’nin toplumsal tarihinin gizli saklı olgusu hakkında kapsamlı bir aras¸tırma.