Bir hamamin karanliklarina sinmis bir hayaletin hüzünlü öyküsünü hangimiz dinlemedik ki çocuklugumuzda? Ya da perili bir konagin önünden geçerken adimlarimizi siklastirmadik? Ama kaçimiz Müge gibi o hayelete korkmadan inanip, sessiz sözlerine yüregimizi açacak denli cesur olabilirdik?
Bir kez merak etseydik, karanlik bir kösede sonsuzlugun sonunun gelmesini bekleyen o zavalli ruhun fisiltilarini belki de duyabilirdik. Bir kez olsun, görünmez ellerini avucumuza almayi deneyip, öyküsünü bir de onun, olmayan agzindan dinleyebilirdik.
Gülefsa ve Müge gibi, adi konulamayacak bir dostluga yelken açmaya yüregimiz olsaydi...
(Arka Kapak’tan)