George Orwell Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanında ütopik bir dünya sunar. Okyanusya, yaşanan çağın gerçekliğinin çok ötesinde olmayan bir kara parçasıdır. İşte o “yokülke” deolup bitenler, yaşanan savaş çağının sanrılarını, itirazlarını, öfkesini yansıtır bir bakıma da.
Orwell, savaşların önünü açtığı yeni yüzyılın insanlık tarihine düşüreceği gölgeleri de hissederek, gelecek yıkımları da anlatır.
İnsanı hiçleyen otoriter yönetimlerin güç-iktidar hırsı yok edicilik anlayışının günümüzde nasıl egemenlik kurabileceğini de öngörülü biçimde hatırlatır bize.
“Bu kitap bir bilimkurgu mu yoksa çok gerçekçi bir kitap mı? Ta baştan beri söyleyegeldiğim şeyleri düşündüğüm zaman bana hiç bilimkurguymuş gibi gelmiyor.”
Ülker İnce
YAZAR HAKKINDA:
GEORGE ORWELL, 25 Haziran 1903 tarihinde Hindistan’da dünyaya gel¬di. Asıl adı Eric Arthur Blair’dir. O dönemde yalnızca soyluların kabul edil¬diği Eton Koleji’nde okudu. Bu okulu bitirdikten sonra üniversiteye devam etmedi, Birmanya’da İmparatorluk Polis Okulu’nda görev yaptı. Buradaki haksızlıklara ve işkencelere dayanamayan yazar tekrar Avrupa’ya döndü, çe¬şitli meslekleri denedi.
Bir süre maddi sıkıntılar çektikten sonra çok sevdiği, yazar Jack London’ın izinden gitmeye ve yazar olmaya karar verdi. İspanya İç Savaşı sırasında, gırtlağından vuruldu. 21 Ocak 1950’de Londra’da verem tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
George Orwell roman, deneme ve fabl gibi çeşitli türlerde eserler verdi. 1934 yılında yayımladığı Burma Günleri adlı romanı, polis teşkilatında çalıştığı tarihlerde edindiği izlenimleri içeren otobiyografik bir eserdir.
1938 yılında yayımlanan Katalonya’ya Selam, İspanya İç Savaşı sırasındaki deneyimlerini yansıtır.
1945 yılında yayımlanan Hayvan Çiftliği adlı eseriyle George Orwell büyük bir üne kavuşmuş, böylece dünyaca tanınan bir yazar haline gelmiştir.
1948 yılında yazdığı ve 1949’da yayımlanan 1984 adlı romanında ise George Orwell, totaliter düzenleri ve baskıcı yönetimleri konu alarak eleştirmekte¬dir. Bu eseri edebiyat tarihinin en çok okunan kitapları arasındadır.
Başlıca Yapıtları:
Paris ve Londra'da Beş Parasız (1933), Burma Günleri (1934), Papazın Kızı (1935), Zambak Solmasın (1936), Wigan İskelesi Yolu (1937), Katalonya'ya Selam (1938), Kitaplar ve Sigaralar (1938), Daralma (1939), Hayvan Çiftliği (Bir Peri Masalı) (1945), Neden Yazıyorum (1946), Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1949), Faşizm Kehanetleri (1930-1950).
ÇEVİRMEN HAKKINDA:
ÜLKER İNCE, 1974-1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu ile Mütercim- Tercümanlık Bölümü’nde çalıştı. 1985 yılında Lawrence Durrell’in İskenderiye Dörtlüsü (Justine, Balthazar, Mountolive, Clea) çevirisiyle Yazko Çeviri Dergisi’nin Azra Erhat Çeviri ödülünü kazandı. Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Çeviribilim Bölümü’nde kuram ve uygulama dersleri verirken (1989-2000) Can Yayınları’nda ve Telos Yayıncılık’ta çeviri yayın editörlüğü yaptı. 2010 yılında Çeviri Derneği’nin onur ödülüne değer görüldü. Dorian Gray’in Portresi (Oscar Wilde) çevirisi 2014 yılında Dünya Kitap dergisince “Yılın Çeviri Kitabı” seçildi. 2018 Yılında Alberto Manguel’in Dönüş adlı novellasının çevirisiyle IKSV’nin Talat Sait Halman çeviri ödülünü kazandı.
Edebiyat çevirisi derslerinde ne öğretilebilir, nasıl öğretebilir konusunda, Işın Bengi- Öner ile birlikte yazdıkları, Kızılcık karpuz olur mu hiç? İlahi çevirmen! (Diye Yayınları, İstanbul, 2009) adlı kitabına ek olarak; çevirinin somut sorunların ele alındığı, Dilek Dizdar ile birlikte yazdıkları Çeviri Atölyesi (Can Yayınları, İstanbul, 2017) adlı bir kitabı bulunmaktadır; ayrıca Çeviri Bilinci–Çevirenler, Çeviremeyenler, Çeviriverenler (Tekin Yayınevi, İstanbul, 2019) adlı bir yapıtı daha vardır.